Neden yaratıldık? Dünya sınav yeri midir ?

Neden yaratıldık? Dünya sınav yeri midir  ?

Eğer 'Bu hikayeyi daha önce duymuştum' diyorsanız, biraz düşünün. Çoğu kutsal kitapta, bozulmuş olsa bile, bu hikayeler nasıl var olabiliyor? Bir de şunu düşünün: Karar vermek üzereyken, kafanızda sanki iki kişi konuşuyormuş gibi hissetmiyor musunuz? Ya da kötü bir şey yapmayı düşündüğünüzde, iç sesinizden birinin bundan rahatsız olduğunu hissetmiyor musunuz?

Diyelim ki siz Yaratıcı'ya inanmıyorsunuz. Fakat şöyle bir varsayım yapalım: Eğer sizin gibi düşünenlerin dediği gibi her şey sadece tesadüf ise, inanan biri olarak benim kaybım ne olabilir? Ben, iyi ve ahlaklı bir yaşam sürmeye çalışıyor, insanları mutlu görmekten memnuniyet duyuyorum. Ancak, peygamberlerin söyledikleri doğruysa ve gerçekten bir yaratıcı varsa, durum ne olacak?  

Yüzyıllar boyunca, belirli aralıklarla insanlığa ulaşan bazı kutsal kitaplar var. Bu kitaplardan bazıları zamanla değişime uğradı, insan müdahalesiyle bozuldu, ancak aralarında hâlâ orijinal formunu koruyan sağlam bir kitap da bulunuyor. Bence doğruyu söylüyor . Peki ya bu kitabın içeriği gerçekten doğruysa, bu durumda ne olacak?  

Kur'an'da, alemlerin Rabbi olan büyük yaratıcının insanı neden yarattığına dair bir bölüm var. Melekler, Allah'a, zaten kendisine övgü ile ibadet ettiklerini ve tesbih ettiklerini söyleyerek, orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek birinimi yaratacaksın diye sorarlar . Allah ise, 'Ben sizin bilmediğinizi bilirim' der. (2;30) Melekler, Allah'ı görmüşler ve gördükleri halde O'na ibadet ediyorlardı. Ayrıca, meleklerin 'nefis' olarak adlandırılan bedensel duyguları yoktu, bu yüzden onlar için her şey çok farklıydı.  

ve Allah, Hz. Adem'i yarattığında, onun bedenini balçıktan oluşturdu. Bu muazzam yaratılış karşısında, tüm meleklere ve aslen cin olan Şeytan'a Adem'e secde etmelerini emretti. Fakat Şeytan, melekler gibi değildi, çünkü o bir cindi. Şeytan, 'Ben ateşten yaratıldım, Adem ise topraktan; dolayısıyla ben ondan üstünüm' diyerek secde etmeyi reddetti. Allah katında en büyük günahlardan başta gelenler şirk koşmak ve kibirdir, ve Şeytan tam da bu kibiri gösterdi. Bu yüzden Allah, onu kendi katından kovdu. Şeytan, 'Bana kıyamete kadar süre ver, insanları azdırıp yolundan çıkaracağım' dedi. Allah ona izin verdi. O günden beri Şeytan, insanın yanında, onların bedensel isteklerini kullanarak ,vesvese vererek, ibadetlerini engelleyen kötü bir varlık oldu. İnsanları sevmeyen ve kıskanan Şeytan, insanların doğru yolu bulmalarını engellemek için sürekli doğrudan veya dolaylı oyunlar oynamaya devam ediyor .  

Hz. Adem dünyaya indiğinde çocuk sahibi oldu. Bu çocuklardan biri, evlenmek istediği kişiyle diğer kardeşinin evlenmesi gerektiği ve bunu istemediği için, onu öldürdü. İşte böylece ilk cinayet hikayesi ortaya çıktı. O günden bu yana, iyi insanların yanında, Şeytan'ın oyununa kapılanlar kan döküyor, birbirlerine zarar veriyor ve fesat çıkarıyorlar. İyiler ile kötüler birbirinden ayrılıyor ve insanlar, kendi hür iradeleriyle bu duruma karar veriyorlar.  

Eğer 'Bu hikayeyi daha önce duymuştum' diyorsanız, biraz düşünün. Çoğu kutsal kitapta, bozulmuş olsa bile, bu hikayeler nasıl var olabiliyor? Bir de şunu düşünün: Karar vermek üzereyken, kafanızda sanki iki kişi konuşuyormuş gibi hissetmiyor musunuz? Ya da kötü bir şey yapmayı düşündüğünüzde, iç sesinizden birinin bundan rahatsız olduğunu hissetmiyor musunuz? Hayatınızın geçen kısmı ne kadar hızlı geçti, değil mi? Ve hayatın kalanı da geçecek. Peki, sonrası? Düşünmeye devam edin.  

Bir insanın hayatta kalmak için neye ihtiyacı var, düşünün. Aç bir insanın ilk düşüncesi karnını doyurmak olacaktır. Karnını doyurduktan sonra, gelecek günler için yiyecek biriktirmek isteyecektir. Yeterli yiyeceğe sahip olduktan sonra, bedeninde başka türde istekler uyanır. Bu, hormonların etkisiyle ortaya çıkar ve insan karşı cinsle ilişki kurmayı, toplum içinde söz sahibi olmayı, lider veya kral olmayı arzular. Daha sonra, bulunduğu toplumun diğerlerinden üstün olduğunu düşünmeye başlar, ırkçılık yapar, insanları renklerine göre değerlendirir ve böylece güzel ahlaka ait tüm değerleri yitirir.  

Şimdi, 'Peki, bu durumda Şeytan'ın rolü ne?' diye sorabilirsiniz. Karnınız doyduğunda, daha fazlasını biriktirmeniz gerektiğini, aksi halde aç kalacağınızı fısıldayan o olabilir. Eğer bir işiniz varsa ve daha fazlasını istiyorsanız, bu düşünceyi aklınıza getiren de o olabilir. 'Kral ol, herkes sana hizmet etsin, herkesin parası senin olsun, emeği seninle olsun, sözün geçsin' gibi düşünceleri aklınıza sokan da Şeytan'dır. Sonra, işleri öyle bir noktaya getirir ki, insanı neredeyse ilahlık iddia edecek kadar acınacak duruma getirir. Örnekleri çok değil mi tarihte?  

Sonuç olarak, Şeytan birçok insanı kendi tarafına çekmeyi başardı. Halbuki, eğer  insanlar güzel ahlak, sevgi ve saygı ilkelerine bağlı kalarak yaşamış olsaydı, Rabb'i tarafından takdir edilecek, melekler tarafından övülecek ve öldüğünde cennete gidecekti.  Hala bu şeytanın kibir savaşı devam ediyor. Bazı insanlar, Şeytan'ın etkisine kapılmış durumdalar ve insanları kullanarak diğerlerini sömürüyorlar. Onların cebindeki paraya, emeklerine göz dikmişler, onlara saygı duymuyorlar. Silah satıp, insanları kullanarak öldürüyorlar, ticaret için katliamlar yapıyorlar. Daha da kötüsü, hor gördüğümüz o 3 dünya ülkelerinin insanlarına karşı yapılanlar nedir ? Onların zenginliklerini çalıp sonra onları aşağılıyorlar, değil mi?  

Eskiden küçük işletmeler, bakkallar, sokakta ayakkabı boyayanlar, sokakta şeker satanlar, ayakkabıcılar, fırınlar, simitçiler ve tamirciler gibi herkes mesleğine göre kendi dükkânında iş yapardı. Şimdi ise büyük marketler, büyük şirketler ve patronlar, bu küçük yerleri neredeyse tamamen ortadan kaldırdılar. Bu nedenle, bu insanlar burada iş bile bulmakta zorlanıyorlar, çünkü bu büyük şirketler daha düşük maliyetli robotları tercih ediyorlar.  

İşte dünya, insanların bir imtihanı içindir; iyi mi yoksa kötü mü olduklarına dair bir sınav yeridir. Herkes, yaptıklarının karşılığını alacaktır. Orada adaletsizlik yoktur; zerre miktarı iyilik yapan dahi, yaptığının karşılığını alacaktır.  

Ah, bir Kuran'ı Kerim-i okusanız, ön yargısız olarak daha derin anlamları keşfedeceksiniz. Bu kitap, insanın ruhunu etkileyen güçlü sözler içerir. İnsanın kim olduğu, ne olacağı ve hayatın anlamıyla ilgili pek çok önemli bilgiyi içinde barındırır. Dahası, Kuran-ı Kerim, Allah'ın kendi kelamından ! .  

Evet, şeytan kendi taraftarlarını topladı, aslında onları kandırdı. Peki adalet nerede? Ölen masum çocuklar, acı çekenler, aç uyuyanlar ve adaletsizlik görenler için adalet arayışı bitmez. İşte cennet ve cehennem tamda bunun için var !  

Tarafını seçtinmi ?